Bilindiği üzere, devlet kurumlarında taşeron(alt işveren) şirketlerde çalışan işçiler, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 23. ve 24. maddeleri kapsamında, Nisan 2018’den itibaren devlet kurumlarında sürekli işçi kadrosuna alınmıştır. Ancak bu geçiş esnasında işçilerin mali ve sosyal haklarında bir kısım hak kayıpları meydana gelmiştir.
Taşeron(alt işveren) şirketlerde çalışırken, mesela asgari ücretin % 30 fazlası ile çalışan personel 2018 yılında bu ücreti ile kamu kadrosuna alınmış olmasına rağmen, 01.01.2019 tarihi itibari ile bu hakkı korunmamıştır. Dolayısıyla, kamuya geçenlerin çoğu 01.01.2019 tarihi itibari ile hak kaybına uğramışlardır. Halbuki gerek kazanılmış hakkın korunması ilkesi gerekse 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki yasal düzenlemeler karşısında yapılan bu uygulama yasal değildir.
Ancak, bu uygulamaya karşı açılan davaları inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bu davalar ile ilgili verdiği kararlarda ikili bir ayrıma gitmiştir. Bazı davaları kabul ekmekte bazı davaları ise reddetmektedir. Şöyle ki:
- Eğer kamuya geçiş sırasında imzalanan iş sözleşmesinde ücret açıkça “asgari ücretin şu kadar fazlası” şeklinde belirtilmiş ise bu şekilde dava açan işçilerin davaları kabul edilmektedir.
- Şayet kamuya geçiş esnasında imzalanan iş sözleşmesinde ücret hususunda açık bir ifade yoksa veya ilgili bölüm boş bırakılmışsa, bu şekilde dava açan işçilerin davaları reddedilmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirttiğimiz kararlarına karşı bazı mahkemelerce direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı verilen bu dosyalar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiştir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’da, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararını benimsemiştir.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 18.11.2021 tarih, 2021/9-402 esas ve 2021/1442 karar sayılı ilamı)
Kanaatimizce Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararları yerinde değildir. Çünkü, kamuya geçerken asgari ücretin belirli bir oranda fazlasını alan işçiler aynen bu maaşları ile kamuya geçmişlerdir. Bu yönüyle kazanılmış haklarının korunması gerekmektedir. Ayrıca, kamuya geçen işçilerin imzaladıkları iş sözleşmesine müdahale hakları bulunmadığı için iş sözleşmesinde ücretin açıkça yazılmamış olması işçinin aleyhine sonuç doğurmamalıdır. Nitekim işçiler kamu kurumu tarafından önüne konulan sözleşmeyi imzalamak zorundadırlar. Yoksa geçiş işlemlerini tamamlayamazlar.
Diğer bir konu ise, bir kısım işçilerin sözleşmesinde ücret açıkça yazdığı için hak kaybı yaşamayacakken, diğer işçiler hak kaybına maruz kalacaklardır. Bu durumda gerek Anayasamız ile gerekse İş Kanunu ile güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırı hareket edilmiş olacaktır.
Netice olarak; 696 sayılı KHK ile kamuya geçen işçilerin geçiş sırasında aldıkları “asgari ücretin % … fazlası” şeklindeki ücretinin korunması gerekmektedir. Aksi durumda aynı işleme tabi işçiler arasında eşitsizlik doğacağı gibi zaman geçtikçe ücretler enflasyon karşısında eriyecek ve makul olmayan düzeylere gelecektir. Ancak Yargıtay’ın görüşü aksi yöndedir.
Av. Nahit Gürhan AYDIN
Dünya Hukuk ve Danışmanlık